Yaşam koçluğu kişiye hedeflerine ulaşması için yapılan yol arkadaşlığıdır. Bu arkadaşlık esnasında danışanın tüm istekleri dikkatlice incelenir. İstek elde edildiğinde ne gibi artılar ya da eksiler olacak, danışanın görmesi sağlanır. Kendi mevcut kaynakları ile istediği hedefe ulaşıncaya kadar yolundan sapmadan ilerlemesi sağlanır.
Bazen çok istesek de istediklerimizi elde etme çabası gösteremiyoruz. Bugün başladığımız bir eylemi yarın bırakabiliyoruz. Bir şeyi istiyor ama neden istediğimizi bilemiyoruz. Mutlaka hedefimize ilerlerken engellerle karşılaşıyoruz. Bu ve benzer açmazlarımızdan sıyrılarak hedeflerimize emin adımlarla ilerleyebilmek için bir yaşam koçuna ihtiyaç duyarız. Kendi güçlerimizin ve başarabileceklerimizin farkına varmamızı sağlayan yaşam koçu geleceği daha net görmemizi sağlar.
Birçok insan spor yapmadan kilo vermenin yollarını arar. Kimisi bu yolda başarılı olurken kimileri istediği başarıyı elde edemez. Spor yapmak başlı başına kilo verme ile bağdaştırılmamalıdır. Spor sağlıklı bir yaşam sürmenin en önemli yollarındandır. Kilo vermede beslenmeye dikkat etmek, spor yapmaya oranla 2 kat daha önemlidir. Düzenli beslenme ve spor birbirinden ayrı düşünülemez. Spor yapıldığında bazal metabolizma hızı artar, yağ yakışı maksimum seviyeye gelir, günlük yaktığımız kalori miktarı artar, vücudumuzda var olan kas miktarı artacağı için normalden çok daha fazla enerji kullanımını sağlar. Tüm bu ayrıntılar hem kilo verme hem de kilo almama konusunda bize fayda sağlar. Spor = Sağlıklı Yaşamaktır.
Günümüz insanı yoğun iş temposu nedeniyle zamanla iş verimliliğini kaybedebilmektedir. Bu verimlilik birçok çalışanda baş gösterdiğinde kurumlar maddi – manevi kayıplar yaşamakta. Kurumun enerjisini arttırmanın yolu çalışan bireyin enerjisini arttırmaktan geçmektedir. Yaptığımız kurumsal enerji yükseltme çalışmaları ile çalışan personelin kaliteli uyumasını, stres ve öfke ile baş etmesini, düzenli beslenerek kilo kontrolünü ve enerji arttırma noktasında fayda elde etmesini sağlıyoruz. Bireyin kaliteli ve sağlıklı yaşam sürmesi kurumun daha kaliteli hizmet vermesini sağlamaktadır.
Uyku problemleri kişiye göre değişkenlik göstermektedir. Düzensiz bir hayat, yanlış beslenme, yanlış yatak, yorgan ya da yastık seçimi, yanlış kıyafet seçimi, sigara, kafein veya alkol tüketimi, gün içinde yaşanan stres, kafa yorgunluğu gibi fiziksel yorgunluk da uykusuzluğa yol açan bazı sebeplerdendir. Odanın içinde olan elektronik cihazlar, duvar boyasının rengi, kullanılan ışık, elektrik prizleri ve odanın yeterince havalandırılmamış olması da uykusuzluğa yol açmaktadır.
Kilo veremeyen kişilerin öncelikle neden kilo veremediğini öğrenmesi gerekir. İyi bir iç hastalıkları uzmanına başvurarak kilo vermeye engel olan hastalığı var mı öğrenmelidir. Yapılacak kontrol ve tahliller sonrasında hazırlanacak beslenme programı varsa kullanılacak ilaçlar ve spor ile en iyi kilo verimi sağlanacaktır. Bir sağlık problemi olmayan sadece beslenme bozukluğuna dayalı kilo alan kişilere doğru bir beslenme programı hazırlanmalı, kendilerine en uygun egzersiz programı ile desteklenerek kilo verimi sağlanmalıdır. Bazı kilo alışları ne düzensiz beslenme, ne hareketsizlik ne de genetik nedenlerden kaynaklanır. Psikolojik rahatsızlıklar, yanlış inanç sistemleri, farkında olmadan atılan çapalar kişinin kilo almasına ve verememesine neden olabilmektedir. Bu nedenler tespit edilerek sorun ortadan kaldırılarak da kişinin kilo vermesi sağlanabilir.
Tatlı yeme arzusunu ortadan kaldırabilmenin tek yolu tatlı yemeye neden olan sebepleri ortadan kaldırmaktır. Stres, depresyon, öfke, üzüntü ve benzeri nedenler kişilerin hormonal dengesini bozar. Bu tarz durumlar yaşandığında vücutta var olan majör stres hormonu kortizol maksimum seviyede salgılanır. Mutluluk hormonu ise en dibe iner. Vücut tekrar mutluluk hormonu üretmek için en kolay yolu, tatlıyı seçer. Kortizol hormonunun salgılanması otomatik olarak tatlı yeme ihtiyacına yol açar. Bizi stres, depresyon, öfke ya da benzeri durumlara iten sebepler ne ise onların üzerinde çalışılmalıdır. Sorun ortadan kalktığında çözüm kendiliğinden gelmiş olur. Ayrıca yeme bozukluğuna bağlı tatlı ihtiyacı da olabilmektedir. Karbonhidrat ağırlıklı beslenmelerde vücut kan şekerini yükseltir. Kan şekeri yükselince vücut denge sağlamak için insülin hormonu salgılar. İnsülin kan şekerini dibe indirdiği için kişi tekrar açlık hissi yaşar. Bu durumu düzeltmenin yolu da düzenli beslenmeden geçer.
Bu, çok göreceli bir kavramdır. Her insanın güzel bir vücuda yüklediği anlam farklıdır. Kimilerine göre fit bir vücut güzelken, kimilerine göre olabildiğince kaslı olmak, kimilerine göre ise kıyafetlerinin içinde güzel görünmektir. Hangi düşüncede olursak olalım izlememiz gereken bazı ortak yollar vardır. Düzenli beslenme, düzenli egzersiz ve düzenli uyumak kesinlikle olmazsa olmazdır. Bu üç altın kuralı yerine getiren kim olursa olsun istediği güzel vücuda sahip olacaktır. Halkadan bir tanesinin eksik kalması istenilenin elde edilmesine engel olur.
Enerjik uyanmanın yolu kaliteli uykudan geçer. Kalitesiz bir uyku; yorgunluk, agresiflik, mide rahatsızlıkları, sinir, konsantrasyon eksikliği, kabızlık, ishal gibi birçok rahatsızlığa yol açar. Bu sorunları yaşamamak için her gün akşam aynı saatte yatıp sabah aynı saatte kalkmayı alışkanlık edinmeliyiz. Yatmadan 3 saat önce yemeği ve kalorili içecek içmeyi bırakmalıyız. Uyarıcı içeceklerden uzak durmalıyız. Daha iyi uyuyabilmek adına akşam yemeğinde sindirimi kolay sebze yemekleri, salata ve yoğurt tercih etmeliyiz. Ilık bir duş almalı ve pamuklu kıyafetler giymeliyiz. Kıyafetlerimizin vücudu sıkmayan, kan dolaşımının rahat olabileceği kıyafetler olmasına dikkat etmeliyiz. Bu konulara dikkat edilmesi kaliteli uyumaya ve daha enerjik uyanmaya fayda sağlayacaktır.
Uyku ilaçları ya da antidepresan kullanarak uyumaya ya da uyku düzeni sağlamaya çalışan insan sayısı azımsanmayacak ölçüdedir. Öncelikle unutulmamalıdır ki; bu tür ilaçlar kesinlikle doktor kontrolünde alınmalıdır. Kulaktan dolma sözlerle bu tarz ilaçlar kullanmak fayda yerine zarar verir. Doktor ya da psikiyatr uygun gördüğü bir tedavi sürecini takip edecektir. Bu süreç mutlaka hastanın faydası yönünde olacaktır. Tehlikeli olan ve kesinlikle fayda sağlamayacak durum bilinçsiz kullanımdan kaynaklanır.