Kaçmak Çözüm Değil
Öyle zamanlar oluyor ki hayat yaşanmaz bir hal alabiliyor. Bazen ailevi nedenler bazen iş hayatı bazen özel hayatımız, kimi zaman sağlık durumları ya da ruh halimiz ne yapacağımızı bilmediğimiz durumlar yaşatabiliyor.
Sorun yaşadığımız durumlarda bulunduğumuz ortamdan bazense yaşadığımız şehirden gitmek isteyebiliyoruz. Yaşamakta olduğumuz maddi manevi sorunlar büyüdükçe büyüyüp gözümüzde aşılması imkânsız bir dağ halini alabiliyor. Kızıyor, öfkeleniyor, üzülüyor, bazen susmayı tercih ediyor bazense çözümü bulunduğumuz yerden uzaklaşmakta arıyoruz. Ancak aradan bir zaman geçiyor aynı olayları ya da ortamları tekrar ve tekrar yaşamak durumunda kalıyoruz. Ne gitmek ne de yaşamakta olduğumuz sorundan kaçmak rahatlamamıza yardımcı oluyor. Zaman değişiyor, insanlar ve mekânlar değişiyor; ancak bizim yaşadığımız sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Ne yaparsak yapalım bu durumu düzeltecek bir şey yapamamanın üzüntüsü ve çaresizliğini iliklerimize kadar yaşıyoruz. Bazense yaşamakta olduğumuz birçok sorunu görmezden gelerek yok saymayı tercih ediyoruz. Ancak kaçmak doğru bir çözüm değildir.
Bir şeyi yok saymanın olmadığı anlamına gelmediğini fazla bir zaman geçmeden tekrar anlıyoruz. Bir sorun varsa oradadır ve biz o sorunu çözmeden de ortadan kalkmayacaktır. İnsan mutlu olmadığı yerde durmak istemez. Bir yerden gitmek ya da tabiri caizse oradan kaçmak, sevmediğimiz rahatsız olduğumuz bir yerde olduğumuzun en büyük göstergesidir. Her ne yaparsak yapalım içinde sevgi olmalıdır. Sevginin olmadığı hiçbir iş ya da durum kimseyi mutlu edemez. Bununla birlikte dikkat edilmesi gereken bir önemli konu ise kendini oraya ait hissetmektir. Kişi kendini bulunduğu yere ait hissetmiyorsa ne orayı sever ne de mutlu olur.
İnsan sevdiği insanların yanında mutlu ve huzurludur. Ne zaman ki sevmediği insanlarla yan yana gelir, işte o zaman sorgulama başlar. Benim burada ne işim var? Ne yapıyorum burada? Ben aslında şurada, şu tarz bir iş ya da ortamda olmalıyım der. Her şey oraya aidiyetle ilgilidir. Kendimizi bir yere ait hissetmeden sevmemiz ya da mutlu, huzurlu olmamız mümkün değildir. Ya yaşadığımız ortamı değiştirecek ya da sevmenin yollarını arayacağız. Birçoğumuz iyi; ama bu işi yapmaya veya bu ilişkiyi sürdürmeye mecburum nasıl olacak, nasıl bulunduğum ortamı değiştireceğim diyebilir. Bir mecburiyet varsa ve ortam değişemiyorsa o zaman o ortama ya da ilişkiye yüklediğimiz anlamları değiştirebiliriz.
Bir şeyin anlamını değiştirmek mevcut durumu fiziki olarak değiştirmez; ancak duygusal olarak değişmesine yardımcı olur. Bizi sıkan ya da üzüp mutsuz eden şey, olaylara; kişilere ya da mekânlara yüklediğimiz anlamlardır. Bir şeyi değiştirmeyi başaramıyorsak yüklediğimiz anlamı değiştirerek o şeyi ya da mekânı yaşanası bir hale getirebiliriz. Kaçmak asla bir çözüm yolu değildir. Bir iş yerinde çalışmaktan mutsuz isek o iş yerinde var olan neredeyse her şey bizi olumsuz etkileyecektir. O ortamda sevmediğimiz şeylere ya da kurallara odaklanmak sürekli mutsuzluk ve sıkıntı yaratacaktır. Eğer sevmediğimiz şeyler ya da kurallardan kendimizi soyutlar, sevebileceğimiz şeyler ya da kurallara odaklanırsak; artık düşünce olarak yaşanan sorunlardan uzak durmayı başarabiliriz.
Bir ortamda sevmediğimiz on kişi var ve biz bunlarla zaman geçiriyorsak o ortam bize sıkıntı verecektir. Eğer o ortamda sevdiğimiz bir kişi varsa o kişi ile vakit geçirmek nispeten sıkıntı yerine keyif verecektir. Sürekli olumsuz, negatif olaylar veya durumlara odaklanmak bize mutsuzluktan başka bir şey vermez. Bizler mevcut durumda bize keyif verebilecek noktaları bularak onlara odaklanmalıyız. İçimizde var olan düşüncelerle nereye gidersek gidelim bir önceki yaşadıklarımızdan farklı bir şey yaşamamız mümkün değildir. İnsan nasıl bakarsa öyle görür. Güzel bakan güzel, kötü bakan kötü görür. Onlarcası aynı manzaraya bakıp her biri farklı şeyler görebilir.
Kimileri var olan güzelliklere odaklanırken, kimileri ise arar bulur nerede bir negatif durum varsa onlara odaklanır. Kaçmak gibi bir düşünceye kapılmaz. Olaylara ve kişilere bakış açımızı değiştirmek bize daha güzel bir hayatın kapılarını açacaktır.
Her bitiş, yeni bir başlangıcın habercisi; her son hayata atılan yeni bir adımdır. Fırtına, gelecek güzel günleri müjdelerken başarısızlıklar, başarının kapısını aralar. (Hayat Bitti Dediğin Yerde Başlar)
“Artık dayanamıyorum, ne yapsam olmuyor, hayat yüzüme gülmüyor” diyorsan yüzünde bir tebessüm oluşsun. Hayat, aslında tam da bitti dediğin yerde başlar. Artık başarının kapı eşiğindesin… (Hayat Bitti Dediğin Yerde Başlar)
Unutmayalım ki kaçmak asla bir çözüm yolu değildir.