Sen Yapmazsan Çocuk da Yapmaz!

Sen Yapmazsan Çocuk da Yapmaz!

“Sen Ne Yaparsan Çocuk da Onu Yapar”

Kitap okuma da sondan birinci, spor yapma oranlarında yüzde iki-üç’lerde olan bir ülkeyiz. Böyle bir durumda geleceğimizin nasıl şekilleneceği tam bir muamma. Bu işe gönül veren ya da hayat tarzı haline getiren insan sayısı oldukça az. Neden spor yapmayı sevmediğimizi incelediğimizde bir çok sorun görebiliyoruz.

Bunlardan gözden kaçan bir kaç konuya dikkat çekmek istiyorum. Yapıldığında çok masum bir eylem gibi gözüken konular, ileriki yıllarda çok büyük zararlar veren konular olabiliyor. Çocuk oyun oynamak ister, anne üzerin kirlenir oynama der. Çocuk top oynayacağım der, anne ayakkabın yırtılır oynama karşılığını verir. Çocuk ev dışında hareket etme alanı bulamaz ve evde oturmak durumunda kalır. Ancak evde de hareket edebileceği alanı bulamaz ve annenin izlediği tüm kadın programlarını izler hale gelir. Ya da bilgisayar başından kalkmayan, sürekli oyun oynayan veya sanal dünyada kendine özgü bir dünya yaratır.

Aynı anne çocuk yemek istemediğinde zorla yedirir. Çocuk karnım tok der anne, sen bilmezsin açsın der yedirir. Dünyanın hiç bir yerinde elinde kaşıkla çocuğunu kovalayan bir anne göremezsiniz. Bu bizim kültürümüze özgü bir davranıştır. Kuş uçuyor, uçak geçiyor… gibi söylemlerle çocuk yukarı baktırılır ve kaşık ağzına sokulur. Olmadı mı? o zaman çocuğun burnu tutulur ve nefes alamadığı için ağzını açmak zorunda kaldığı an ağzına yemek yine itina ile koyulur.

Bir zaman sonra çocuk hareket etmeyen, ama olabildiğince yemek yiyen biri haline gelir. Yaş yirmilere geldiğinde bazal metabolizmanın yavaşlaması, yağ yakım hücrelerinin azalmaya başlaması ve kas oranlarındaki azalma kilo alımına neden olur. Bu sefer aynı anne veya baba çocuğa, oğlum ya da kızım, çok kilo aldın, acaba diyet mi yapsan veya spora mı başlasan önermelerine başlar. Bu durumda gençliğe adımını atmış kişi ne yapacağını bilemez. Yemedim zorla yedirdiler, spor yapmak istedim bırakmadılar, şimdi ise yaptıklarının tam tersini yapmaktalar, diye düşünmeye başlar. Ayrıca kendi içinde geliştirdiği bir savunma mekanizması ile yapılan tüm önerme ya da yaptırımlara karşı çıkarak bir tür baş kaldırış sergiler.

Tüm annelerimiz bu şekilde mi davranıyor derseniz, sonuç ortada. Spor yapma oranları ne kadarının bu şekilde davrandığını ortaya koymakta. Tabii ki yapılan eylemler sadece bunlarla sınırlı değil. Kimi anne-babalar sokakların güvenli olmamasından çocuklarını dışarı çıkarmamakta. Kimileri maddi sorunlarından dolayı bir spor aktivitesine yollayamamakta. Hangi sebeple olursa olsun ortada bir gerçek var ki bu hiç değişmiyor. Kadınlarda obezite sıralamasında Avrupa birincisi, erkeklerde ise dördüncüyüz. Sporda gösteremediğimiz başarıyı obez olmakta fazlası ile göstermiş durumdayız. Bu durum nasıl düzelir ve geleceğimizi kurtarabiliriz asıl mesele burada.

Bu noktada iş başta anne ve baba olmak üzere ailedeki yetişkinlere düşüyor. Sen ne yaparsan çocuğunun onu yapacağını unutma. Anne ya da baba evde oturan spor yapmaktan uzak duran kişilerse ve çocuk onları sadece futbol maçlarını izlerken aldıkları keyif ya da kavgalarda görüyorsa, spor onun için de bu davranışın üzerine çıkmaz. Anne de , baba da çocuğuna iyi bir örnek teşkil etmelidir. Sporu sevmese bile, sporu sevdiren bir birey olmalıdır. Amaç sadece sportif başarı elde etmek değil. Eğer çocuklarımız sporu sevmez, düzenli beslenmeyi bilmezler ise her geçen gün önü alınamayan bir obez haritası ortaya çıkacak. Bu durumda gelecek nesli belki şu an adını bilmediğimiz hastalıklar bekliyor olacak. Duyarlı bir birey geleceği iyi olan bir nesil bırakmak ister.

Çocuklar doğduğu an genlerinin yüzde ellisini anneden, yüzde ellisini babadan alır. Altı yaşına gelene kadar öğrenme kabiliyetinin neredeyse tamamı ve kişiliği oturmuş olur. Bu yaş aralığına kadar çocuğun tüm geleceği ile ilgili alt yapı hazırlanmış olur. Tarlaya ne ekerseniz onu biçersiniz. Arpa ekip Buğday biçemezsiniz. Spor yapmayan bir aile yanında yetişen bir çocuğun sporu sevmesi beklenemez. İstisnai durumlar yaşansa da bu gerçeği değiştirmez.

Başta kendi sağlığımız olmak üzere, çocuklarımızın, toplumumuzun ve geleceğimizin sağlığı için sporu sevelim ve sevdirmek için elimizden gelenin fazlasını yapalım. Spor sağlık, zindelik, güç ve güzel bir gelecek hazırlar.

Çocukları üzerinde baskı kurarak istediğini yaptırmaya çalışan anne-baba karşılaşacağı dirence hazır olmalıdır. Çocuğa yasaklar getirmek önüne sadece tek alternatif olan seçenekler getirmek yerine birden fazla seçeneğin olduğu alternatifler getirerek çocuğun kendi kararını vermesi sağlanmalıdır. Unutmayalım ki; İnsanlar değişmeye değil, değiştirilmeye karşıdır. (Çocuk- Ebeveyn Çatışmalarının Çözümünde İlk Adım)

Çocuk – Ebeveyn Çatışmalarının Çözümünde İlk Adım

Sporla beraber sağlıklı güzel bir yaşam sürmemiz dileğiyle…

Diğer Makaleler

Menü